Geri
Assur kenti ve adını bu kentten alan krallık, MÖ 2. binyılın başlarında Kuzey Irak’ta, Dicle Nehri kıyısında kurulmuş ve MÖ 7. yüzyılın sonlarına kadar yaklaşık 1400 yıl neredeyse kesintisiz biçimde varlığını sürdürmüştür. Assur kral listeleri, bazı Ben de en az aşk kadar saçmayım… Aşkın kaç yüzü, kaç hali vardır? Stefan’la Ayşe’nin aşkı gibi bir çeşit köpeklik midir, yoksa ancak rüyalarda rastlanılan bir mucize mi? Profesör Numan’ın inandığı gibi çözümsüz bir problem midir, yoksa Ceren’in sandığı gibi bir yanılsama mı? Belki iki âşığın giriştiği bir düello ya da hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir ütopyadır! Hem hastalık hem direniş, hem av hem de avcı olmaktır aşk… Aşk rüzgârın söylediği bir şarkıdır Polisiye romanlarıyla tanınan Ahmet Ümit, bu kez Aşk Köpekliktir’de 'katil kim?' yerine, binlerce yıllık 'aşk nedir?' sorusuna yanıt arıyor. Kitapta bir araya gelen dokuz öykü, bu eskimeyen soruya kendi cevaplarını ararken, bir yandan da her bir hikâye farklı kurguları, kahramanları, mekânları ve Ahmet Ümit’in bildik 'gizem'li üslubuyla okuru peşinden sürüklemeyi başarıyor. Zaman insanla oynamayı seven, hem zalim hem de merhametli bir tanrıdır. Ona karşı çıkamazsın, yapman gereken beklemek. Onun, derin bir unutuşla bizi rahatlatacak örtüsünü üzerimize örtmesini beklemek... (Tanıtım Bülteninden)
Kitabın ilk sayfalarında kendimi hafiflik içinde buldum. Aylin Balboa’nın dili öylesine canlı, öylesine akışkandı ki, kahkahalara karışan bir arkadaş sohbetindeymişim gibi hissettim. Karakterler, gündelik hayatın tuhaf detayları ve ironisiyle içimi ısıttı.
Ama hikâyeler ilerledikçe, o eğlencenin altından yavaş yavaş başka bir duygu çıktı, hüzün. İlişkilerin yaraları, yalnızlığın o ince sızısı, sevmenin ağırlığı… Bir anda okurken gülümseyen ben, satırların arasında sessizleşmeye başladım.
Balboa, hem güldürüp hem düşündüren bir kitap vermiyor sadece, aynı zamanda kalbinizde ufak bir çizik bırakıyor. Bittiğinde, eğlencenin yanında bir burukluk da kalıyor insanda. Ve belki de bu yüzden bu kitap çok donanımlı bir kitap çünkü tek bir duyguyla bırakmıyor, hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı bir yolculuk yaşatıyor.
Gülerken içinizin burkulmasına hazırlıklı olun. Ya da belki de ben fazla duygusal bakmış olabilirim, bilemedim.
Detaylı İnceleme
Ama hikâyeler ilerledikçe, o eğlencenin altından yavaş yavaş başka bir duygu çıktı, hüzün. İlişkilerin yaraları, yalnızlığın o ince sızısı, sevmenin ağırlığı… Bir anda okurken gülümseyen ben, satırların arasında sessizleşmeye başladım.
Balboa, hem güldürüp hem düşündüren bir kitap vermiyor sadece, aynı zamanda kalbinizde ufak bir çizik bırakıyor. Bittiğinde, eğlencenin yanında bir burukluk da kalıyor insanda. Ve belki de bu yüzden bu kitap çok donanımlı bir kitap çünkü tek bir duyguyla bırakmıyor, hayatın kendisi gibi inişli çıkışlı bir yolculuk yaşatıyor.
Gülerken içinizin burkulmasına hazırlıklı olun. Ya da belki de ben fazla duygusal bakmış olabilirim, bilemedim.
İçimde atlar var. “Başım ağrıyor ulan benim!” diyen atlar var. “Duydunuz mu veledizinalar, size söylüyorum, başım ağrıyor lan benim!” diyecek kadar ileri giden atlar bile var. Var bunlar, boş değilim. Ama nallıyorum onları. Çünkü bir tatsızlık çıksın istemiyorum.
Syf: 35